Haberler23 Sağlık Elazığ’da Organ Bağışı ve Beyin Ölümü Tanısı Sempozyumu: Uzmanlar Kritik Süreçleri Masaya Yatırdı!

Elazığ’da Organ Bağışı ve Beyin Ölümü Tanısı Sempozyumu: Uzmanlar Kritik Süreçleri Masaya Yatırdı!

Elazığ’da düzenlenen “Beyin Ölümü ve Donör Bakımı” sempozyumu, sağlık dünyasını bir araya getirdi. Organ bağışının etik, vicdani ve tıbbi boyutlarının tartışıldığı sempozyumda, uzmanlar Türkiye’nin kadavradan organ teminindeki eksiklerine dikkat çekti.

4 Dakika
Okunma Süresi
Haberleri

Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen sempozyumda, sağlık camiasının önde gelen isimleri bir araya geldi. Sağlık Bakanlığı Doku Organ Nakli ve Diyaliz Hizmetleri Daire Başkanı Doç. Dr. Erkan Ölçücüoğlu, Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Ali Atar, Fethi Sekin Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Şüheda Kaya ve Diyarbakır Bölge Koordinasyon Sorumlusu Hatice Gündüz Mumay’ın da katıldığı organizasyonda, organ nakli sürecinde beyin ölümünün doğru ve zamanında tanılanmasının taşıdığı yaşamsal önem vurgulandı.

Başhekim Doç. Dr. Şüheda Kaya’nın açılış konuşması, organ bağışının insan hayatı üzerindeki etkisini bilimsel ve insani yönleriyle öne çıkardı. Kaya, organ bağışını "bir insanın yaşamını yitirdikten sonra dahi başka bir cana umut olabilmesinin en asil yolu" olarak nitelendirdi. Konuşmasında, “Tek bir bağışçı, sekiz farklı insanın hayatına dokunabilir,” sözleriyle bağışın çarpıcı etkisine dikkat çekti.

Beyin ölümü tanısında yapılacak bir gecikme ya da hatalı teşhisin, potansiyel bağışların kaybı anlamına geldiği sempozyumda sıklıkla altı çizilen başlıklar arasında yer aldı. Doç. Dr. Kaya, etik ilkeler doğrultusunda hareket edilmesinin bu sürecin en temel gerekliliklerinden biri olduğunu belirtti.

 Organ Bağışında Vicdani ve Toplumsal Sorumluluk Vurgusu

Sempozyumda kürsüye çıkan bir diğer isim Halk Sağlığı Hizmetleri Başkanı Uzm. Dr. Ali Atar oldu. Organ bağışının yalnızca bir tıbbi karar değil, aynı zamanda vicdani bir yükümlülük olduğuna işaret eden Atar, Türkiye’de her yıl binlerce kişinin nakil beklediğini vurguladı.

Atar’ın açıklamaları, sağlık sisteminin yalnızca tedavi değil, toplum bilinci oluşturmada da önemli bir rol üstlenmesi gerektiğini ortaya koydu. Toplumda organ bağışıyla ilgili oluşan endişelerin anlaşılır olduğunu belirten Atar, bu kaygıların giderilmesi için dini ve etik boyutların da doğru şekilde ele alınması gerektiğini ifade etti.

Konuşmasında, “Paydaş kurumlarla birlikte halkın dini ve sağlıkla ilgili soru işaretlerini giderdiğimiz takdirde, organ bağışı oranlarında ciddi artışlar elde edebiliriz,” sözleriyle iş birliğinin önemine değindi. Özellikle sağlık profesyonellerinin doğru bilgi aktarımı ve empatik iletişim kurmasının, bağış kararlarını doğrudan etkileyebileceği konuşmalarda dile getirildi.

 

Kadavradan Organ Naklinde Türkiye’nin Yol Haritası Tartışıldı

Konferansın ilerleyen bölümünde söz alan Doku ve Organ Nakli Diyarbakır Bölge Koordinasyon Merkezi Sorumlusu Hatice Gündüz Mumay, Türkiye’deki diyaliz hasta sayısının 80 binin üzerinde olduğuna dikkat çekti. Organ ihtiyacının her geçen yıl daha da arttığına işaret eden Mumay, özellikle böbrek nakli bekleyen hasta sayısında yaşanan yükselişe dikkat çekti.

Sempozyumun dikkat çeken diğer konuşmacısı Doç. Dr. Erkan Ölçücüoğlu ise Türkiye'nin sağlık hizmetleri alanındaki başarısına rağmen, kadavradan organ temini noktasında dünya standartlarının gerisinde olduğunu ifade etti. Ölçücüoğlu, “Sağlık hizmeti sunumunda çok iyi bir noktadayız ancak kadavradan organ temini konusunda hâlâ yanlış patikalarda ilerliyoruz,” diyerek sistemsel sorunlara dikkat çekti.

Amerika’daki 100 organ nakli merkezinin 70’inin bağışların büyük çoğunluğunu kadavradan sağladığını belirten Ölçücüoğlu, Türkiye’de bu sayının sadece 11 merkezle sınırlı olduğunu ifade etti. Bu uçurumun kapanması için farkındalık çalışmalarının ve bağış bilincinin artırılmasının kaçınılmaz olduğu sempozyumda sık sık dile getirildi.

 Bilimsel Sunumlarla Gelişen Bilinç: Donör Bakımında Güncel Uygulamalar

Sempozyumun son bölümünde, akademisyenler ve uzman hekimler tarafından beyin ölümü tanısı, organ bağışı süreci ve donör bakımına yönelik bilimsel sunumlar yapıldı. Katılımcılar, güncel uygulamalar ve klinik yaklaşımlar hakkında detaylı bilgi paylaşımında bulundu.

Organ bağışı süreçlerinin yalnızca tıbbi boyutla sınırlı olmadığı, sosyal, kültürel ve etik unsurların da bu sürece entegre edilmesi gerektiği görüşü ön plana çıktı. Ayrıca, hastane personelinin donör bakımındaki eğitimi ve koordinasyon süreçlerinin standardizasyonunun hayati önem taşıdığı vurgulandı.

Sempozyumun tamamlayıcı oturumlarında din görevlilerinin de katkısı ile halkın dini açıdan sahip olduğu tereddütlerin giderilmesine yönelik stratejiler masaya yatırıldı. Bu yaklaşım, toplumsal kabullenişi artırmak açısından etkin bir yöntem olarak değerlendirildi.

KAYNAK: ELAZIĞ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *