Türkiye’de doğum oranlarındaki yaşanan hızlı düşüş nedeniyle, sosyal politikaları yeniden yapılandırmaya başladı. Bu doğrultuda Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulan yeni bir kanun teklifi, üçüncü çocuğunu dünyaya getiren kadınlara devlet memuru olma hakkı tanınmasını öngörüyor. Kamu güvencesiyle istihdam edilme imkânı, doğurganlık oranlarını artırmayı hedefleyen teşviklerin en dikkat çekicilerinden biri olarak değerlendiriliyor.
Bu teklif yalnızca nüfus politikaları açısından değil, aynı zamanda kadınların istihdamını destekleyen sosyal bir adım olarak da öne çıkıyor.
YAŞLANAN NÜFUS ORANINI ARTMASININ ETKİSİ VARMI?
Türkiye’de demografik yapı son yıllarda ciddi bir dönüşüm geçiriyor. TÜİK’in yayımladığı son verilere göre, yaşlı nüfus oranı 2019 yılında %9,1 düzeyindeyken, 2024’te bu oran %10,6’ya çıktı. Uzun vadeli projeksiyonlar ise daha dikkat çekici. 2030 yılında %13,5’e, 2040’ta %17,9’a, 2060’ta %27’ye ve 2080’de ise %33,4’e ulaşması beklenen yaşlı nüfus, Türkiye’nin ciddi bir demografik krizle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.
Bu eğilim, doğurganlık oranlarındaki düşüşle birleştiğinde daha da çarpıcı bir tablo ortaya koyuyor. 2001 yılında 2,38 olan Türkiye’nin toplam doğurganlık hızı, 2023 yılı itibarıyla 1,51’e kadar gerilemiş durumda. Bu rakam, nüfusun kendini yenileyebilmesi için gerekli olan 2,10 seviyesinin oldukça altında. Uzmanlara göre bu oranlar, ekonomik büyüme ve sosyal refah açısından sürdürülebilir değil.
Teklifin ortaya çıkışındaki bir diğer önemli gerekçe ise kadınların yaşlılık döneminde karşı karşıya kaldıkları sosyal ve ekonomik kırılganlık. 2024 yılı Aktif Yaşlanma Endeksi (AYE) sonuçlarına göre Türkiye’nin genel endeks değeri 29,7 ile AB ortalaması olan 36,8’in gerisinde kalıyor. Kadınlar için bu oran yalnızca 25,3. Bu da kadınların yaşlılık dönemine hazırlıksız yakalandıklarını ve ekonomik bağımsızlıklarını elde edemediklerini gösteriyor.



Kadınlar İçin Hangi Kadrolar Açılacak?
Kanun teklifinin en dikkat çeken yönlerinden biri, devlet kadrolarında istihdam edilecek kadınların eğitim düzeyine göre atanacakları pozisyonların detaylı biçimde belirlenmiş olması. Buna göre:
- İlkokul ve ortaokul mezunları, hizmetli unvanlı kadrolarda görev alabilecek.
- Lise ve üniversite mezunu kadınlar ise öğrenim seviyelerine uygun memur pozisyonlarına yerleştirilecek.
Teklif kapsamında atamalar, KPSS şartı olmaksızın gerçekleştirilecek. Adaylardan yüz kızartıcı suçlardan hüküm giymemiş olmaları, kamu hizmetinden yasaklı bulunmamaları ve genel sağlık şartlarını taşımaları istenecek. Atamalar kura usulüyle yapılacak ve süreç, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından yürütülecek. Sürekli işçi kadroları için de istihdam imkanı tanınacak.
Bu kapsamda, kadınlara yalnızca bir kez atama hakkı verilecek ve göreve başlandıktan sonra ayrılanlar tekrar başvuru hakkı elde edemeyecek. Süreçlerin tamamı 30 gün içinde sonuçlandırılacak ve atama işlemleri resmi tebligatla bildirilecek.
HEM gENÇ nÜFUSU HEMDE KADINLARA EKONOMİ DESTEK!
Kanun teklifinin ardındaki düşünce yalnızca nüfus artışını sağlamakla sınırlı değil. Aynı zamanda kadınların ekonomik bağımsızlıklarını elde etmeleri ve toplum içinde daha güçlü bir konuma gelmeleri de hedefleniyor. Türkiye'de yapılan son araştırmalar, çiftlerin çocuk yapmaktan çekinme nedenlerini açık biçimde ortaya koyuyor.
Bu nedenler arasında:
- Artan yaşam ve barınma maliyetleri,
- Eğitim ve sağlık sistemine olan güven eksikliği,
- Kariyer hayatı ile annelik arasında kurulamayan denge,
- Doğum sonrası yetersiz destek sistemleri,
- Pahalı ve erişilmesi güç çocuk bakım hizmetleri,
İşten uzak kalma kaygısı ve sosyal güvencesizlik gibi faktörler yer alıyor.
Bu şartlar altında çocuk sahibi olmayı erteleyen ya da tamamen vazgeçen birçok kadın için kamu güvencesi altında bir işe sahip olmak güçlü bir karar tetikleyicisi olarak değerlendiriliyor. Bu sayede yalnızca anneler değil, doğacak çocuklar da sosyal güvenlik sistemine daha güçlü bir zeminde adım atabilecek.
TBMM'YE SULUNAN TEKLİFİN ŞARTLARI NEDİR?
“Üçüncü çocuğu yap, memuriyeti kap” sloganıyla kamuoyuna tanıtılması beklenen düzenleme, yalnızca bireysel teşvikleri değil, aynı zamanda toplumsal faydayı da ön planda tutuyor. Devletin yeni nesil sosyal destek mekanizmalarına yönelme iradesini gösteren bu teklif, aynı zamanda aile kurumunu da güçlendirmeyi amaçlıyor.
Kadınlara sağlanan istihdam hakkı, onların sosyal güvenlik sistemine entegre olmalarını sağlayarak yaşlılık dönemlerinde daha güvenli ve üretken bir yaşam sürmelerine zemin hazırlayacak. Ayrıca ekonomik bağımsızlık, kadınların toplum içindeki yerini daha sağlam temellere oturtarak toplumsal cinsiyet eşitliği hedeflerine katkı sağlayacak.
Bu kanun teklifi, Türkiye’nin sosyal yapısında köklü bir dönüşümün işaret fişeği olabilir. Kadınları ekonomik sistemin içine dahil eden, doğurganlık oranlarını yükseltmeyi hedefleyen ve toplumun demografik yapısını dengelemeyi amaçlayan bütüncül bir yaklaşımı temsil ediyor.