Türkiye’nin deprem kuşağındaki konumu, uzun yıllardır bilim insanlarının dikkatle takip ettiği bir gerçeklik. Japon deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, Habertürk’e verdiği röportajda, Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın (KAF) küresel ölçekteki önemine dikkat çekti. Moriwaki’nin ifadesine göre KAF, sadece Türkiye’nin değil dünyanın en aktif fay sistemlerinden biri olarak Endonezya’dan başlayıp Myanmar, Nepal, İran ve Türkiye üzerinden Yunanistan’a kadar uzanan devasa bir jeolojik yapı.
Bu uzun fay hattının Türkiye kısmında, 1999 Gölcük depremiyle batıya doğru ilerleyen kırılmalar zincirleme bir biçimde devam ediyor. Moriwaki, 1912 Tekirdağ depremini hatırlatarak, o tarihten bu yana Marmara Bölgesi’nde yaklaşık 170 kilometrelik bir hattın stres biriktirmeye devam ettiğini belirtti. Uzman, Marmara Denizi’nin altındaki Orta Marmara Çukuru’na özel vurgu yaparak, bu bölgenin olası bir büyük depremin merkez üssü olabileceğini ifade etti.
Kuzey kolu ve güney kolu olarak ikiye ayrılan fayın güney kolunun Düzce’den başlayıp Bursa, Balıkesir ve Çanakkale üzerinden Ege’ye ulaştığını söyleyen Moriwaki, bu bölümde de 200 yılı aşan bir sismik sessizlik olduğunu belirtti. Bu durum, gecikmiş bir enerji boşalımının habercisi olabilir.
Güneş Patlamaları ve Deprem Aktivitesi Arasında Bağlantı mı Var?
Habertürk ekranlarında değerlendirmelerde bulunan Moriwaki, Güneş’teki olağanüstü artış gösteren patlamalara da dikkat çekti. Güneş’teki halka şeklindeki dev alevlerin Dünya’ya olan etkisinin ciddi boyutlara ulaştığını ve bu durumun jeolojik hareketlilikle ilişkilendirilebileceğini ifade etti.
2003 yılında benzer bir Güneş patlama döngüsünün yaşandığını hatırlatan Moriwaki, önümüzdeki yıl sismik aktivitenin artabileceği uyarısında bulundu. Güneş aktivitesinin artışı, yerkabuğunda stres birikimini hızlandırarak fay hatlarında beklenmedik kırılmalara yol açabiliyor.
Bu kapsamda dört bölge ön plana çıkıyor: Marmara, Ege, Elazığ-Bingöl-Kahramanmaraş hattı ve Adana-Hatay-Kıbrıs üzerinden Santorini’ye kadar uzanan fay hattı. Özellikle Kahramanmaraş’taki 500 yıllık enerji birikiminin geçen yıl yaşanan 7.7 büyüklüğündeki depremle boşaldığına işaret eden Moriwaki, bu bölgelerdeki artçıların 2 ila 3 yıl sürebileceğini dile getirdi.
Marmara’da 3 Metreye Ulaşabilecek Tsunami Riski
Yoshinori Moriwaki’nin açıklamalarında öne çıkan bir diğer başlık ise tsunami riski oldu. Özellikle Marmara, Ege ve Akdeniz kıyılarında 3 metreye varan tsunami dalgalarının görülebileceğini belirten uzman, Japonya’daki gibi dev tsunamilerin Türkiye’de olası olmadığını ancak ciddi hasar verecek ölçekte dalgaların mümkün olduğunu söyledi.
Tsunaminin etkisinin yalnızca depremin büyüklüğüyle değil, zemin yapısıyla da doğrudan ilişkili olduğuna dikkat çeken Moriwaki, Marmara kıyılarındaki yerleşim yerlerine özel uyarılarda bulundu. Yeşilköy, Avcılar, Büyükçekmece gibi denize yakın bölgelerin zeminlerinin yumuşak olduğunu ve bu durumun deprem dalgalarının şiddetini artırabileceğini ifade etti.
Depremin merkezine olan mesafeden ziyade, binanın zeminle kurduğu ilişki hayati önem taşıyor. Taksim gibi yerlerde bina stoku zayıf olsa da zemin sağlamlığı nedeniyle risk görece daha düşük kalıyor. Bu fark, aynı büyüklükteki bir depremin farklı yerleşimlerde yaratacağı etkiyi ciddi şekilde değiştirebiliyor.
Deprem Anında Hayat Kurtaran Stratejiler ve Kritik Uyarılar
Türkiye’nin deprem gerçeği yalnızca yerbilimsel değil, aynı zamanda sosyolojik bir sorun. Moriwaki, Türkiye’deki yapı stokunun yarısından fazlasının ruhsatsız veya denetimsiz olduğunu dile getirerek ciddi bir yapı güvenliği sorunu olduğunun altını çizdi.
Deprem sırasında yapılacaklar konusunda da uyarılarda bulunan uzman, “yaşam üçgeni” kuralını vurguladı. Bir yatağın ya da sağlam bir mobilyanın yanına uzanmak, üzerinize düşebilecek ağır cisimlerden korunmanıza yardımcı olabilir. Moriwaki, merdivenlerin ve asansörlerin deprem anında en tehlikeli alanlar olduğunu, asla kullanılmaması gerektiğini belirtti.
Ayrıca temel ihtiyaçların bulunduğu bir afet çantası hazırlamanın hayati önem taşıdığına dikkat çekti. Küçük bir şişe su, enerji verecek bir çikolata ve sesinizi duyuracak bir düdük; hayatta kalma süresini uzatabilir. Moriwaki, “72 saat susuz kalabilirsiniz, ama psikolojik ve fizyolojik hazırlık sizi yaşatır,” diyerek bu konuda farkındalığın artırılması gerektiğini vurguladı.
İstanbul ve Marmara İçin Geri Sayım Başladı mı?
Silivri açıklarında meydana gelen ve yaklaşık 13 saniye süren 6.2 büyüklüğündeki son deprem, Moriwaki’ye göre Marmara’nın gelecekte yaşayabileceği büyük sarsıntının bir habercisi olabilir. Uzman, bu bölgede 30 yıl içinde büyük bir deprem yaşanma olasılığını yüzde 60 olarak belirtiyor.
Özellikle Marmara'nın güney kolunda 100 yılda bir görülen büyük depremin, yaklaşık iki katı süredir gecikmiş olması, riskin ne denli büyük olduğunu ortaya koyuyor. Anadolu Yakası’nın zemin yapısının yumuşaklığı nedeniyle Tuzla, Avcılar ve Büyükçekmece gibi ilçelerin daha yüksek şiddette etkilendiğini söyleyen Moriwaki, bu bölgelerde acil yapı güçlendirmelerinin kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Depremin süresi kısa olsa bile, oluşturduğu sarsıntıların etkisi çok daha uzun vadeli olabilir. Bu nedenle fay hatları üzerindeki kentlerin hem merkezi hem yerel yönetimler düzeyinde yeniden ele alınması gerektiği bir kez daha gözler önüne seriliyor.