Elazığ Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü’ne bağlı Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi (ŞÖNİM), toplumsal farkındalığı artırma hedefiyle başlattığı saha çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Bu kapsamda Kazım Karabekir İlkokulu’nda, öğrenci velilerine yönelik dikkat çekici bir eğitim semineri gerçekleştirildi. Eğitimde, kadına yönelik şiddetin sadece fiziksel değil; psikolojik, ekonomik ve cinsel yönleriyle de ele alındığı vurgulandı.
Şiddet kavramının bireysel ve toplumsal düzeyde doğru anlaşılması gerektiğine işaret edilen seminerde, özellikle çocukların tanık olduğu aile içi şiddetin uzun vadeli psikolojik etkilerine dikkat çekildi. Velilere, bu tür durumlarda nasıl hareket edilmesi gerektiği, başvuru yolları ve yasal haklar konusunda kapsamlı bilgi sunuldu.
Eğitimin odak noktalarından biri de şiddetin önlenmesinde erken farkındalığın taşıdığı kritik rol oldu. Uzmanlar, şiddet eğilimlerinin erken dönemde tespit edilmesinin, olası mağduriyetleri önlemede belirleyici olduğuna işaret etti. Bu çerçevede, velilere duygusal manipülasyon, tehdit, baskı ve ekonomik kısıtlama gibi daha az görünür şiddet türleri hakkında da detaylı bilgiler aktarıldı.
📌Elazğ Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi(ŞÖNİM)
Elazığ merkezde bulunan Kazım Karabekir İlkokulunda öğrenim gören öğrenci velilerine Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele farkındalık eğitimi verildi.
📌Aile Yılı pic.twitter.com/wJShjI46Vu— ELAZIĞ AİLE VE SOSYAL HİZMETLER İL MÜDÜRLÜĞÜ (@elazigashim) April 22, 2025
Toplumsal Dönüşümün Anahtarı: Bilinçli Aileler
Eğitim seminerinin, 2024 yılının "Aile Yılı" ilan edilmesi kapsamında organize edildiği açıklandı. Bu doğrultuda verilen mesajlar, yalnızca şiddetin tanımıyla sınırlı kalmayarak sağlıklı aile içi iletişim yöntemlerine de odaklandı. Uzmanlar, iletişim kazalarının çoğunlukla çözülmemiş duygusal ihtiyaçlardan kaynaklandığını belirterek, empati ve açık diyalog yöntemlerinin aile içi çatışmaları önlemedeki önemine dikkat çekti.
Velilere, aile bireyleri arasında güvenin nasıl inşa edileceği, çocuklarla kurulan iletişimin hangi dil kalıplarıyla daha sağlıklı hale getirilebileceği gibi konularda uygulamalı örnekler sunuldu. Bu bölümde, ebeveyn tutumlarının çocuk gelişimi üzerindeki etkileri detaylı şekilde ele alındı. Özellikle, çocukların şiddet ortamında büyümesinin onların sosyal ilişkilerini ve akademik başarılarını olumsuz etkilediği vurgulandı.
Katılımcılar, eğitim sonrası yapılan geri bildirim anketlerinde, benzer etkinliklerin farklı okullarda da düzenlenmesi gerektiğini ifade etti. İl genelinde velilere ulaşmayı hedefleyen bu çalışmaların, yalnızca bireysel bilinç değil, toplumsal dönüşüm açısından da stratejik öneme sahip olduğu kaydedildi.
ŞÖNİM’in Rolü ve Saha Çalışmalarının Önemi
Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi'nin yürüttüğü saha çalışmaları, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde kurumsal müdahalenin etkisini gözler önüne seriyor. Elazığ’daki bu eğitim semineri, ŞÖNİM’in toplumun farklı katmanlarına doğrudan ulaşma politikasının bir parçası olarak değerlendiriliyor.
ŞÖNİM yetkilileri, okul temelli farkındalık çalışmalarının özellikle uzun vadeli etki yarattığını belirtiyor. Okullarda düzenlenen bu tür eğitimlerin, yalnızca velileri değil, dolaylı olarak çocukları da kapsadığı ifade ediliyor. Bu sayede hem nesiller arası bilinç aktarımı sağlanıyor hem de aile içinde gizli kalmış şiddet örüntülerinin ortaya çıkarılması kolaylaşıyor.
Ayrıca seminerde, kadınların şiddet sonrası başvurabilecekleri kurumsal mekanizmalar tanıtıldı. ALO 183 hattı, kadın sığınma evleri, sosyal destek programları ve yasal yardım hatları gibi kaynaklar hakkında detaylı bilgi verildi. Katılımcılar, sunulan destek mekanizmalarının çoğundan habersiz olduklarını belirterek, bilgilendirici seminerlerin çoğaltılmasını talep etti.
Yetkililer, önümüzdeki dönemde daha geniş kapsamlı seminerler, atölye çalışmaları ve rehberlik programlarıyla farkındalık seviyesini artırmayı hedeflediklerini duyurdu.
Etkinlik, 2024 Aile Yılı kapsamında gerçekleştirildi ve aile içi sağlıklı iletişimin güçlendirilmesine yönelik mesajlar verildi.
Yetkililer, bu tür farkındalık çalışmalarının hem bireysel bilinçlenmeyi artırdığı hem de toplumsal dönüşümün temellerini attığını belirtti.
