Elazığ'ın simge yapılarından biri olan Harput Kalesi, 2025 yılı itibarıyla 17’nci kazı sezonuna kapılarını araladı. Tarihi milattan önceye uzanan bu görkemli yapıda başlatılan kazı çalışmaları, yalnızca taş ve topraktan ibaret olmayan bir geçmişin yeniden gün yüzüne çıkarılması açısından büyük önem taşıyor.
Vali Numan Hatipoğlu’nun katılımıyla resmen başlayan kazı sezonu, bölgedeki kültürel mirasın korunması ve turizme kazandırılması adına atılmış güçlü bir adım olarak görülüyor. Açılışta yapılan açıklamalarda, Harput’un sadece bir kale değil; medeniyetlerin izlerini taşıyan büyük bir açık hava müzesi olduğu vurgulandı.
Kazı çalışmalarının bu yılki ilk adımı, kalenin Fetih Mescidi olarak adlandırılan bölümünde atıldı. Bölgenin restorasyon planlamalarının tamamlandığı ve Anıtlar Kurulu'ndan gerekli onayların alındığı belirtilirken, kazı ve restorasyonun eş zamanlı yürütüleceği kaydedildi. Harput’un derinliklerinde saklı kalmış hikâyelerin, sabır ve titizlikle sürdürülen bu çalışmalarla yeniden hayat bulması bekleniyor.
Sarnıçlardan Dökümhanelere: Her Taş Yeni Bir Bilgi
Harput Kalesi’nde yürütülen arkeolojik çalışmalar, yalnızca bölgenin askeri mimarisine değil, sosyal ve kültürel yaşamına da ışık tutuyor. Bu sezon özellikle sarnıçlar, dökümhane alanları ve yapısal kalıntılar üzerine yoğunlaşılacak. Kazılar, sadece tarihi objelerin gün yüzüne çıkarılmasıyla sınırlı kalmayacak; aynı zamanda bölgenin tarihsel gelişimi ve yaşam düzenine dair ipuçları da araştırılacak.
Bu süreçte Harput’un farklı noktalarında süregelen arkeolojik kazılar da bölgesel bir bütünlük içinde ele alınıyor. Elazığ Valiliği, İl Özel İdaresi ve Fırat Kalkınma Ajansı iş birliğiyle yapılacak yeni yatırımlarla hem arkeolojik alanların korunması hem de ziyaretçilere daha konforlu bir deneyim sunulması amaçlanıyor. Özellikle planlanan karşılama merkezi ve bilgilendirme alanlarıyla Harput’un kültürel zenginliği çok daha görünür hâle getirilecek.
Vali Hatipoğlu’nun açıklamasına göre, sadece fiziksel bir kazı çalışması yürütülmüyor; aynı zamanda Harput’un geçmişine ait bütüncül bir restorasyon ve ihya süreci işletiliyor. Bu yaklaşım, kaleyi sadece bir arkeolojik alan değil, yaşayan bir kültürel miras unsuru hâline getiriyor.

Sınırları Aşan Bir Hafıza: Elazığ’ın Diğer Tarihi Alanlarında da Hareketlilik
Harput’taki gelişmeler, Elazığ genelindeki arkeolojik çalışmalardan bağımsız değil. Vali Hatipoğlu’nun işaret ettiği gibi Tadım Köyü, Salkaya ve Palu Kalesi de bu yıl kazı takvimine dahil edildi. Özellikle Salkaya’da bulunan ve 85 metrekare genişliğindeki mozaik alanı, Türkiye’nin en geniş tarihi mozaiklerinden biri olarak dikkat çekiyor.
Bu alanlarda yürütülen araştırma kazılarıyla birlikte, henüz keşfedilmemiş tarihi değerlerin gün yüzüne çıkarılması bekleniyor. Palu Kalesi’nde başlayacak olan çalışmaların da bölgedeki tarih turizmini canlandırması ve Elazığ’ın kültürel çeşitliliğini vurgulaması hedefleniyor.
Valilik öncülüğünde yürütülen bu çalışmalar, yalnızca arkeoloji meraklılarını değil, bölgeye özgü gastronomi, mimari ve halk kültürüne ilgi duyanları da Harput ve çevresine çekmeyi amaçlıyor. Bu doğrultuda belediyenin iş birliğiyle, kale çevresinde kurulacak olan gastronomi merkezi, Elazığ mutfağının zenginliğini ziyaretçilere sunacak bir vitrin olarak tasarlanıyor.
Gastronomi ile kültürel mirasın aynı çatı altında buluşacağı bu merkez, sadece lezzetleriyle değil, aynı zamanda Harput’un çok katmanlı tarihine dair anlatımlarıyla da zengin bir deneyim sunacak. Bu yaklaşım, Elazığ’ın sadece geçmişe değil, bugüne ve geleceğe de ışık tutan bir kent olduğunu yeniden hatırlatıyor.