Sokaklarda, kuyumcularda, hatta kahvehane sohbetlerinde altın fiyatları konuşuluyor. Sabah saatlerinde ons altın, 3.300 dolar seviyesine kadar gerileyince bir an için herkesin yüreği ağzına geldi. Ancak bu seviye, adeta bir kale gibi sağlam durdu. Fiyatlar, yatırımcıların kararlı alımlarıyla kısa sürede toparlanarak 3.342 dolara kadar tırmandı. O an piyasada bir rahatlama hissedildi, ama herkesin aklında aynı soru: Bu yükseliş kalıcı mı, yoksa yeni bir sınav mı bekliyor?
Altın 3.300 Doları Savundu: Piyasada Neler Yaşandı?
Ons altın, sabah saatlerinde 3.300 dolar seviyesine gerileyerek yatırımcıları bir kez daha sınadı. Ancak bu seviye, piyasanın “dip” olarak gördüğü bir nokta oldu. Kuyumcu vitrinlerinde fiyat tabelaları değişirken, İstanbul’un Kapalıçarşı’sında esnaf arasında “Altın yine yaptı yapacağını” muhabbeti dönüyordu. Saatler ilerledikçe fiyatlar 3.342,75 dolara kadar yükseldi ve şu anda 3.340 dolar civarında seyrediyor. Bir önceki kapanışa göre %0.4’lük bu artış, küçük gibi görünse de piyasada umut ışığı yaktı.
Peki, bu hareket ne anlama geliyor? Altın, küresel piyasalarda güvenli liman olarak bilinse de son dönemde risk iştahındaki artış, talebi bir miktar gölgelemişti. Ancak 3.300 dolar seviyesinin altına inmeyerek gücünü kanıtladı. Kapalıçarşı’daki bir esnaf, “Bu seviye kırılmadı, demek ki altın hâlâ ayakta” diyerek durumu özetledi. Yatırımcılar, bu toparlanmayı hem bir fırsat hem de bir sınav olarak görüyor.
Analistlerin Gözünden: Altın Yükselişi Sürdürebilir mi?
Piyasanın nabzını tutan analistler, altının bu hareketini dikkatle izliyor. Reliance Securities’ten kıdemli emtia uzmanı Jigar Trivedi, 3.300 dolar seviyesinden gelen alımların piyasada bir denge sağladığını düşünüyor. Ancak ona göre, bu toparlanmanın kalıcı olup olmayacağı henüz belirsiz. “Küresel ekonomide büyüme endişeleri var. Üstüne Fed’in faiz indirimi beklentileri eklenince, altın için zemin hazırlanıyor. Ama daha güçlü bir rüzgâr lazım” diyor.
Trivedi’nin bahsettiği rüzgâr, piyasanın genel havasına bağlı. Örneğin, Avrupa’daki ekonomik belirsizlikler ve Asya’daki talep dalgalanmaları, altını hem destekliyor hem de zorluyor. Türkiye’de ise durum biraz daha farklı. Altın, sadece bir yatırım aracı değil, aynı zamanda bir gelenek. Düğün sezonu yaklaşırken, çeyrek altın almak isteyenlerin kuyumcularda sıraya girdiği görülüyor. Bu yerel talep, küresel dalgalanmalara karşı altını ayakta tutan bir başka faktör.
TÜFE Verisi: Altının Kader Anı mı?
Piyasada tüm gözler, Çarşamba günü açıklanacak ABD Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verisine çevrilmiş durumda. Bu veri, sadece altın değil, dövizden borsaya kadar tüm piyasaların yönünü belirleyecek bir pusula niteliğinde. ABD Merkez Bankası’nın (Fed) 17-19 Haziran’daki toplantısında faiz oranlarını sabit tutması bekleniyor, ama TÜFE’deki en küçük bir ipucu bile dengeleri değiştirebilir.
Eğer enflasyon beklenenden yüksek gelirse, Fed’in faiz politikasında daha temkinli bir duruş sergileyeceği düşünülüyor. Bu, altın için bir destek unsuru olabilir, çünkü yüksek enflasyon, yatırımcıları güvenli limanlara yönlendiriyor. Ancak enflasyon düşük çıkarsa, risk iştahı artabilir ve altın üzerindeki baskı devam edebilir. Kapalıçarşı’daki esnafın dediği gibi: “Bu veri, altının nefes alıp alamayacağını gösterecek.”
Peki, Türkiye’deki yatırımcılar bu veriyi nasıl takip ediyor? Büyük şehirlerde, özellikle İstanbul ve Ankara’da, finansla ilgilenenler ekran başında. Küçük yatırımcılar ise daha çok kuyumcuların ve haberlerin yorumlarına kulak veriyor. Bir vatandaş, “Altın her zaman kazandırır, ama bu hafta biraz yürek hoplatacak gibi” diyerek duygularını paylaştı.
Altın piyasası, sadece rakamlardan ibaret değil. İstanbul’un tarihi çarşısında, sabahın erken saatlerinde kuyumcular vitrinlerini düzenlerken, müşterilerle fiyat pazarlığı yapıyor. Bir yanda düğün için altın almak isteyenler, diğer yanda yatırım fırsatını kollayanlar. Herkesin dilinde aynı soru: “Altın ne olacak?” Bu soru, sadece Türkiye’de değil, küresel piyasalarda da yankılanıyor.
Fed’in politikaları, küresel büyüme endişeleri ve enflasyon verileri, altının kaderini belirleyecek ana unsurlar. Ancak Türkiye’de altın, sadece bir ekonomik gösterge değil, aynı zamanda bir güven sembolü. Yastık altında biriken gram altınlar, düğünlerde takılan çeyrekler, bu topraklarda altının hikâyesini daha da derinleştiriyor.
Piyasa, Çarşamba günkü veriyi beklerken, altın 3.300 dolar seviyesini bir kale gibi savunuyor. Kuyumcu vitrinlerinde fiyatlar değişse de, altın hâlâ o tanıdık parıltısını koruyor. Önümüzdeki günler, hem yatırımcılar hem de vatandaşlar için heyecanlı bir bekleyişe sahne olacak.