ABD Merkez Bankası (FED), 2025 yılına girildiğinden bu yana para politikasında temkinli adımlar atmaya devam ediyor. Mart ve ocak aylarında yapılan toplantılarda olduğu gibi, mayıs ayındaki kararda da faiz oranlarında bir değişiklik beklenmiyor. Ancak FED’in karar metninde kullanılacak ifadeler ve ekonomik projeksiyonlardaki yönlendirmeler, yatırımcıların yol haritasını belirleyecek nitelikte.
Son verilere göre, ABD ekonomisi istihdamda güçlü bir seyir izlemeyi sürdürüyor. İşsizlik oranı düşük seviyelere demir atmış durumda. Bununla birlikte tüketici harcamaları ve sanayi üretiminde yaşanan dalgalanmalar, merkez bankasının karar süreçlerinde etkili oluyor. Analistler, son dönemde açıklanan verilerin FED’in faiz indirimine gitmesi için henüz yeterli sinyali vermediği görüşünde birleşiyor.
Finansal çevrelerde ise bir belirsizlik havası hakim. FED Başkanı Jerome Powell’ın son açıklamalarında fiyat istikrarına verdiği vurgu, kısa vadede agresif bir faiz indirimi beklentisini zayıflatıyor. Powell, geçici enflasyonist baskıların kalıcı hale gelmemesi gerektiğinin altını çizmişti. Bu yaklaşım, 7 Mayıs’ta alınacak kararın, mevcut faiz bandının korunması yönünde olacağını güçlendiriyor.
Piyasalar Nefesini Tuttu: Faiz Kararının Açıklanacağı Tarih Netleşti
ABD Merkez Bankası’nın 2025 yılı Mayıs ayı toplantısı için geri sayım tamamlandı. İki gün sürecek olan Federal Açık Piyasa Komitesi (FOMC) toplantısı, 6-7 Mayıs tarihlerinde yapılacak. Kritik faiz kararı ise 7 Mayıs Çarşamba günü Türkiye saati ile 22:00’de açıklanacak.
Bu karar yalnızca ABD ekonomisi değil, küresel finans sistemini de doğrudan etkiliyor. Dolar endeksi, altın fiyatları, kripto para piyasaları ve borsa endeksleri bu tür açıklamaların hemen ardından ciddi dalgalanmalar gösterebiliyor. Bu nedenle yatırımcılar sadece kararı değil, karar metnindeki satır aralarını da dikkatle analiz ediyor.
Para piyasalarında oluşan beklentilere göre, FED'in bu toplantıda da politika faizini sabit tutması bekleniyor. Ancak bu, piyasalar için tek belirleyici unsur değil. Toplantı sonrası yapılacak basın açıklamasında enflasyon, büyüme ve işsizlik gibi göstergelere dair öngörüler, yatırımcıların pozisyonlarını şekillendirecek.
FED’in yılın kalanına dair sinyalleri de, 7 Mayıs’taki toplantıdan sonra netleşmeye başlayacak. Özellikle haziran ve eylül toplantılarında faiz indirimi olasılığı daha güçlü görülüyor. Ancak bunun için ekonomik verilerin FED’in hedefleriyle daha fazla örtüşmesi gerekiyor.
Trump’ın Müdahaleleri ve Küresel Endişeler Karar Sürecine Gölge Düşürüyor
ABD siyasetindeki gelişmeler, FED’in karar sürecini doğrudan etkilemese de piyasa algısı açısından önem taşıyor. Eski Başkan Donald Trump’ın yeniden adaylık sürecine dair yaptığı açıklamalar ve FED politikalarına dair yönlendirmeleri, ekonomi çevrelerinde yankı uyandırıyor. Trump, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada bir kez daha FED’in faiz indirmesi gerektiğini vurguladı ve aksi halde büyümenin zarar görebileceğini savundu.
Bu tür açıklamalar, FED’in bağımsızlığına gölge düşürmese de kamuoyundaki beklentileri yönlendirme gücüne sahip. Ayrıca, ABD’nin dış ticaret politikaları ve tarifelere yönelik tutumu da küresel enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Bu durum, FED’in uzun vadeli planlarını şekillendirmede göz önüne aldığı faktörlerden biri olarak öne çıkıyor.
FED'in son toplantı özetinde, "Ekonomik görünüme ilişkin belirsizlik artmıştır" ifadelerine yer verilmişti. Bu belirsizlik hali, merkez bankasının adımlarını daha dikkatli ve ihtiyatlı atmasına neden oluyor. 2025'in kalanında jeopolitik riskler, seçim süreci ve küresel ticaret dinamikleri FED’in atacağı her adımı daha da kritik hale getiriyor.
FED 2025 Takvimi Yoğun: Yılın Kritik Toplantıları Ne Zaman?
ABD Merkez Bankası’nın 2025 yılı için belirlediği toplantı takvimi oldukça yoğun bir süreci işaret ediyor. Mayıs toplantısının ardından yıl içinde beş toplantı daha yapılacak. Bunlar:
17-18 Haziran
29-30 Temmuz
16-17 Eylül
28-29 Ekim
9-10 Aralık
Her bir toplantı öncesinde piyasalar, faiz indirimi ya da sabit tutma sinyallerine kilitlenmiş olacak. Özellikle yılın son çeyreğine girildiğinde ekonomik büyüme verileri, iş gücü piyasasındaki gidişat ve enflasyon oranları, FED’in politikasında yön tayin edici olacak.
Öte yandan, FED’in yalnızca faiz kararları değil, bilanço daraltma politikası ve tahvil alım-satım stratejileri de küresel finans düzeninde yankı buluyor. Bu nedenle 2025 yılı, para politikasına dair birçok başlığın yeniden şekilleneceği bir dönem olarak şimdiden dikkat çekiyor.
